Digital Communication Journal (www.dicoj.com)

Quick Access


Bu Dergi DOI ve Crosscheck üyesidir


Summary


MULTICULTURALISM AND MEDIA

Bu çalışmada, çokkültürlü toplumlardaki insan ilişkilerine bağlı olarak gelişen iletişim eylemleri ve çokkültürlülüğü yansıtan araçlar olarak sinema ve medyadaki görüntü ele alınmış, çokkültürlü toplumlardaki medyanın durumu değerlendirilmiş, çokkültürlülüğün siyasetle, ekonomiyle, kültürel yapıyla ilişkileri kapsamında çokkültürlü bir topluma sahip olan Türkiye’deki medyanın konumu vurgulanmıştır. Çokkültürlülük, modern dünyanın gerçeklerinden biridir ve toplumların kabulü halinde barış içinde yaşamanın ve demokrasinin de unsurlarındandır. Modern çağdaki sorun, bazı kesimler tarafından çokkültürlülüğün kabullenilmemesi, tek kültürlü, sığ ve dar görüşlü toplumların talep edilmesidir. Çok kültürlülük, birçok farklı kültürün bir arada yaşadığı toplumu tanımlamaktadır. Christian Joppke’ye göre çok kültürlülük, ulus-devletin homojenleşmesinin bir ürünü olup çevre ülkelerden merkez ülkelere göçler, etnik ve ırksal çeşitlilik oluşturarak çok kültürcü talepleri beraberinde getirmektedir. Küreselleşmenin egemen olduğu dünyada çok kültürlülük doğal bir gelişme olarak nitelenmektedir. Küreselleşmenin en dinamik unsuru olan medya da, bazen çok kültürlülüğü görmek istemese de bu gerçekten kaçamamaktadır. Siyasi kaygılar, güvensizlik, çatışmalar ve ekonomik zorunluluklar çok kültürlülük gerçeğini hızlandırmıştır. Çok kültürlülük kavramı siyasi bir kavram olarak ortaya çıkmış, koşullar değiştikçe postmodern bir gerçeklik olarak değerlendirilmiştir. Dünyadaki konjonktür değiştikçe çok kültürlülüğün pratiği de değişmekte ve medyada da yansımaları görülmektedir. İkinci Dünya Savaşı sonrası Batı demokrasilerinde “çok-kültürlülük”ün lehine hem teoride hem pratikte ciddi adımlar atılırken, kendini bu akıma kapatan, aksine daha otoriter yöntemlerle eşitsizliği yasalarla meşrulaştıran uygulamalar da olmuştur. İngiliz göçmenlerinin çoğunluğunu oluşturduğu Güney Afrika Cumhuriyeti’nin yönetici elitleri savaştan kısa süre sonra siyah olan yerli halka karşı “apartheid” (ayrımcılık) rejimi uygulanmaya başlamıştır. Dünya medyası, bu gelişmeleri çıkarları doğrultusunda bazen görmezden gelmiş, bazen saptırmış, ancak ortaya çıkmasını engelleyememiştir. Dünyanın genelinde egemen olan küreselleşme akımı, tüm dünyada da göçlere ve çok kültürlülüğe neden olmuş, son 20-30 yıldır toplumlar yeniden biçimlenmiştir. Medya, göçlerin ve ilticaların genellikle dramatik ve sansasyonel yanlarıyla ilgilenirken, ahlaki veya insancıl boyutlar görmezden gelinmiştir. Çok kültürlülük, çoğulculuğun temelini oluşturmaktadır. Çoğulculuk, yalnızca siyasi bir kavram değil, aynı zamanda karar alma süreçlerine katılma ve onu etkileme gücüdür de. İsviçre'nin sunduğu çok kültürlü toplum modelinin üzerinde durduğu üç sütun vardır: 1) Federalizm; 2) Dil çeşit1iliğive özgürlüğü; 3) Azınlıkların, azınlık haklarına değil, çoğunluk (yani eşit vatandaşlık) haklarına kavuşturulması için onların temsil olanaklarının artırılması. İsviçre bunu yasama, yürütme, yargı ve yayım-öğretim dili alanlarında gerçekleştirmek amacıyla yasal-kurumsal dayanaklara kavuşturarak başarmış ve medyasına da yansıtmıştır. Çok kültürlülük, demokratik yapılanmanın temelidir ve aynı zamanda her türlü insana sağladığı kolay ve konforlu yaşam biçemiyle, etnik toplulukların gelecek kaygısını da ortadan kaldırmaktadır. Çok kültürlülüğün; kültürel, dil ve dini çeşitliliği desteklediği, beslediği ve kutsadığı genel olarak kabul edilmektedir. Medyanın da çok kültürlülüğün ilkelerine sahip çıkması, toplumu güçlendirmektedir.



Keywords
Çokkültürlülük, Medya, Toplum, Çoğulculuk, Demokrasi.

References

Advanced Search


Announcements

    HAZİRAN

    AĞUSTOS 2024 SAYISI YAYINLANMIŞTIR.

    HAZİRAN 2025 İÇİN MAKALE KABUL EDİLMEKTEDİR.



Address :Yayıncı: Assoc. Prof. Dr. Hasan ÇİFTÇİ
Telephone :0543 467 10 88 - 0507 021 71 17 Fax :
Email :dicojournal@gmail.com

Web Yazılım & Programlama Han Yazılım Bilişim Hizmetleri