İnsanlığın anlamlandıramadığı doğa olayları ve kavramlara, somut anlamlar yüklemesi sonucu mitolojik öykü ve figürlerin ortaya çıktığı söylenebilir. Mitolojik öykü ve figürler bölge, iklim ve zaman etkenlerine bağlı olarak değişim ve dönüşümlere uğramış olsa da her çağda sanatın vazgeçilmez konusu olmuşlardır. İlk sanatsal eylemlerden itibaren başlayan sanatta mitolojik etkiler, tüm coğrafyalarda olduğu gibi Türk resminde de önemli bir konu haline gelmiştir. Uygur minyatürleri ile başlayan, Selçuklu ve Osmanlı minyatürlerinde de görülen mitolojik etkiler, Cumhuriyet sonrası Türk resminde de devam etmiştir. Yurt dışına eğitim ya da gezi amaçlı giden Türk ressamların batılı ressamların eserlerinde Doğu’ya ait izleri görmeleri Anadolu ve Türk mitolojisine olana ilgiyi arttırmıştır. Cumhuriyet sonrası düzenlenen Anadolu gezileri ve sanatçılarımızın ulusal bir sanat anlayışı oluşturma kaygısı birçok sanatçımızın Anadolu kültürü ve mitolojisine yönelik çalışmalar üretmesini sağlamıştır. D grubu sanatçılarından olan Bedri Rahmi Eyüboğlu, Turgut Zaim, Nurullah Berk gibi ressamlarımızın yanı sıra Süleyman Saim Tekcan, Rauf Tuncer, Tomur Atagök sanatsal üretimlerinde Anadolu ve Türk mitolojisi konularını ele almışlardır. Bu konularda eserler veren sanatçılarımızdan birisi de şüphesiz 1950’lerden başlayarak sanatsal üretimler yapan Nuri Abaç’tır. Nuri Abaç’ın dönemsel olarak eserleri incelendiğinde 2 döneme ayrıldığı anlaşılmaktadır. 1960-70 yılları arasındaki dönemde kahverengi ağırlıklı, Anadolu uygarlıklarında ve kutsal kitaplarda geçen mitolojik karakterler ön plana çıkarken 70 sonrası üretimlerinde orta oyunu olan Karagöz ve Gemiler serisi dikkat çekmektedir.